Bu ara Ankara’nın mekanlarını çok hedef aldım evet, ama bunu da size aktarmadan edemiciiim valla =)
Arjantin caddesi vardı bi zamanlar... Artık yok. Niye? Çünkü artık Filistin caddesi var. Kral öldü yaşasın yeni kral! Durumu yani... Bilmeyenler için bu filistin de arjantinin devamı yani, öyle yepyeni bi yer de değil hani. Ama Arjantine kıyasla daha düz ayak, arjantin yokuşunu çıkmak dünyanın en büyük eziyetlerinden biriydi. Şimdi filistin de öyle bir problem yok. Ama filistin de de çok mekan oluverdi bi anda, o yüzden trafik diye bişey kalmadı artık.
Neyser derdim trafik değil, filistin caddesi üstünde yaptığım bir gözlem. Filistin’e açılan adam akıllı ilk mekan Big Chef’s tir. Yemeğiyle, tatlısıyla, mekanıyla Ankara’ya çok şey kattı. Bi porsiyon dana etini 30 liraya satarak güzelde kazıkladı. Helal olsun ama, benden yoldukları her kuruşu hakediyorlardı açıldıkları zaman. Sonra çok tuttu tabi, tutunca da her para gören mekan gibi kaliteyi bozmaya başladılar. Bundan 4-5 ay öncesine kadar hatta öyle cıvıttılar ki... Bırakın yemeğin soğuk gelmesini falan, steak sandwich istiyodun sezar salata geliyodu. “Nasılsa tekelimde bu iş, millet gene geliyo” diye diye para kazanmaya devam ettiler...
Sonra iyice şenlendi Filistin caddesi. Big Chef’s in akşamları kapatırken çuvalla para taşıdığını gören yatırımcılar abanıverdi filistine. House Cafe, Kitchenette gibi İstanbullu oyuncular bile girdi pazara, bugüne kadar Ankaranın yüzüne bakmayan tipler yani...
Filistin caddesine en son açılan mekan ise direk olarak BigChef’s i hedef aldı. Bu mekan neresi mi? Eat’n Joy tabii ki. Adı bile bigchefs gibi, dandik yani. Yemekler, dekorasyon , kola bardakları bile hemen hemen aynı. Tam bir copycat yani, ama sağlam bi copycat. Aylarca süren billboard reklamları sayesinde bomba gibi bir açılış yaptılar. Ve açıldıklarının günü BigChef’s bomboşşştu. Bi masada in oturmuş, diğer masaya cin oturmuş, top oynamadan önce waffle yiyolar. Çok iğrenç bi betimleme oldu ama neyse...
Neyse aradan 1 hafta geçmeden bi Eat’n joy’a gidelim dedik. Yeni mekan ya, meksika sınırı gibi insan kaynıyo kapı. “beni de alın beni de alın” edalarını duyunca yer yoktur burda diye BigChef’s e geçtik. Neye niyet neye kıymet derken bambaşka bir BigChefs’le karşılaştık. Menü tamamen yenilenmiş, garsonların kostümü değişmiş... Servis ilk açıldığı zamandan bile daha iyi, daha kusursuz. Yemeklerin sunumundan lezzetine, sıcaklığından hazırlanışında herşey mükemmel. Normalde bi çayı bile elleri titreyerek ikram eden garsonlar masaya tatlılar meyveler getiriyor ikramımız diye =) Ekmekler taze çıkıyor, ekmekçi kızlar fırından çıkarır çıkarmaz sepetle getiriyor falan... baya baya memnun kaldım yani hiç beklemezken...
Rekabet insanlara neler yaptırıyor işte. BigChefs bu rekabetin onu bitirebileceğine hemen uyanıp silkelenmeseydi bugün tatlıcı tombak’tan farkı kalmazdı. Kapitalist düzeni seviyorum yaa =D
Komünist bir düzen olsaydı olmazdı bunlar. Hepimiz evimizde patates yiyo olurduk. *ilk fırsatta komünizme bok atma çabaları*
Neyyse efenim bu defaki yazımızı da BigChef’s in sahibesi Gamze Cizreli’ye atıf yaparak bitirelim:
Biraz un, biraz zencefil
Bir tutam hayat derken... batıyoduk lan iyi kurdardık hahahahh*
*Espriyi anlamayanlar için : http://www.bigchefs.com.tr